İrad, kelime anlamı olarak “gelir – kazanç – gelir getiren mülk” anlamlarına gelen Arapça bir kelimedir. Türkçe’mize hukuki bir amaçla geçtiği için genellikle “irad kaydedilmesi, irad etmek” olarak kullanılır ve anlatılmak istenen bir malın ya da nakdin gelir olarak işlenmesidir. Kelimenin farklı anlamları da bulunur. Örneğin, “bir konu hakkında konuşmak, söylemek” gibi anlamları da vardır. Ancak dediğimiz gibi bankacılık ve finans dünyasında bu kelime, “kazanç – getiri – gelir – gelir getiren mülk” manalarında sıkça karşımıza çıkar.
Hukuki Olarak Sermaye İradı Kavramı
Hukukta, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’inci maddesine dayanan amir hükme göre
sermaye iradı, kişinin
mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye ya da para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye nedeniyle elde ettiği
kâr payı, faiz, kira benzeri gelirler menkul iradları olarak tanımlanır. Bu maddeye göre kişilerin hisse senetlerinden elde ettikleri temettü payları, iştirak hisselerinin kazançları,
her türlü faiz alacağı,
mevduat faizleri, kuponların satışlarından elde edilen bedeller, senetlerin ıskonto bedelleri, repodan elde edilen bedeller sermaye iradı olarak nitelenir.
Bankaların Sermayeye İrad Kaydı
Bankalardan satılık ürünler için bankaların ödenen
teminat bedellerini irad etmesini bu başlık altında inceleyeceğiz.
Bankalardan satılan araç, gayrimenkul gibi ürünler için ihalelere katılmanız gerektiğinde, öncelikle bankalara kesin alıcı olduğunuzu göstermeniz gerekir. Bunun için de bankanın belirlediği
muhammen bedelin belirlenen yüzdesi kadar bir bedeli bankaya
teminat bedeli olarak ödersiniz.
Teminat tutarını bankaya ödemenizin sonrasında
ihaleyi kazanmanız durumunda ya da doğrudan teklif ile satın alımınızın kesinleşmesi sonrasında, banka teminatınız gereği sizden kesin bir satın alım bekleyecektir. Mücbir sebepler dışında, kendi isteğinizle
bankalardan satılık araları ya da
bankalardan satılık gayrimenkulleri satın almaktan cayarsanız, ödemiş olduğunuz teminat bedeli bankanın sermayesine eklenir yani irad edilir.