Finansal krizden sonra varlıkları tartışalan, kararları çok fazla dikkate alınmayan ve son dönemde büyük eleştirilere maruz kalan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, 10 Türk bankasını olası bir not indirimi için izlemeye aldı.
Bu arada, dünyanın üç önemli kredi derecelendirme kuruluşundan biri olan S&P de Şubat ayı başında Türkiye’nin kredi notunu değiştirmeyerek görünümünü istikrarlıdan negatife çevirmişti. Bu iki karardan sonra kurumların önümüzdeki günlerde yapacakları not açıklamasına çevrildi.
Fitch 4 Nisan’da, Moody’s ise 11 Nisan’da Türkiye’nin kredi notunu ve görünümünü gözden geçirecek. Genel beklenti bu gözden geçirmelerde Fitch ve Moody’s’in de S&P gibi Türkiye görünümlerini negatife çevirmesi, ancak şu an için not düşürme beklenmiyor. S&P ise 23 Mayıs’da bir sonraki gözden geçirmesini açıklayacak.
Moody's'in bankacılık sektörüyle ilgili açıklamasına göre, kuruluş, Akbank, Asya Katılım Bankası, Şekerbank, Ziraat Bankası, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, Halkbankası, Türkiye İş Bankası, Vakıflar Bankası ve Yapı ve Kredi Bankasını olası bir not indirimi için izlemeye aldı.
Açıklamada, bankacılık sisteminin ileriki 12-18 ay boyunca, büyümedeki yavaşlama, Türk bankalarının fonlama maliyetlerinin artması ve politik risklerden dolayı zorlu bir durumun içerisinde olacağını belirtildi. Türk bankalarındaki varlık kalitesinin ve karlılığın zayıflayacağı bildirildi.
Türkiye'nin 2014 yılında yüzde 2,5 büyüyeceği öngörülen açıklamada, Türk bankalarındaki fonlama masraflarının 2013 ortalamasıyla karşılaştırıldığında 400 baz puan arttığı kaydedildi.
Amerikan Merkez Bankasının (Fed) parasal genişlemeyi azaltması, politik belirsizlikler, potansiyel bir parasal sıkılaştırma ve iç talepteki zayıflamanın Türkiye'nin büyümesine aşağı yönlü riskler oluşturduğu ifade edildi.
Açıklamada, Türk bankalarının kredilerden kaynaklanan sıkıntıları absorbe etme kapasitesinin olduğu ancak bu 10 bankanın kredi profillerinin zayıflayacağı belirtildi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının (TCMB), dış fonlama maliyetleri arttığı taktirde rezerv gereksinimlerini azaltmayı düşünebileceği kaydedilen raporda, refinansman ihtiyacının artması durumunda ise bankacılık sisteminin önemli seviyede rezervden yararlanacağı aktarıldı.
Türk bankacılık sisteminin toplam varlık ve kredilerinin, 2010 yılından bu yana sırasıyla yüzde 72 ve 99 oranında büyüdüğü hatırlatılan açıklamada, bu durumun pazar fonlarına güvenin artması ve kredi mevduat oranının yüzde 88'den yüzde 114'e yükselmesiyle sonuçlandığı ancak bankacılık sisteminin bazı kısımlarında bu güvenin bittiğini kaydetti.
Moody's açıklamasında bu nedenlere ilave olarak, tüm gelişmekte olan piyasaları etkileyen ABD Merkez Bankasının (Fed) tahvil alımlarını azaltması başta olmak üzere, Türk bankalarının karşılaştığı zorlukları şiddetlendiren "iç siyasi karışıklığa" işaret edildi.
Türkiye gibi düşük sınır ötesi çeşitliliğin olduğu sistemlerde, bir bankanın kendine has probleminin geniş sistematik soruna neden olabileceği savunulan açıklamada, son küresel finansal krizin, bankalar için destek çerçevesinin nasıl hızla değişebileceğini gösterdiği belirtildi.
Not düşürmek için değerlendirmeler tarafından yansıtıldığı gibi not üzerinde yukarı yönlü baskıların bulunmadığına değinilen açıklamada, "Operasyonel çevrede ve gelişmekte olan piyasalara doğru mevcut dış likidite koşullarındaki bir iyileşme orta vadede reyting dengeleyici faktörler olabilir ve bunlar bankacılık sisteminin güçlü performansına katkı sağlayacaktır. Tam tersine, not üzerindeki daha fazla aşağı yönlü baskılar, varlık kalitesi ya da karlılıktaki önemli derecede bozulmaya yol açan operasyonel çevreden veya piyasa erişiminin uzun bir süre için kısıtlı olmaya başlamasından kaynaklanabilir" ifadelerine yer verildi.
Moody's'in notunu düşürmek için değerlendirdiği bankalar arasında, Akbank, Asya Katılım Bankası, Şekerbank, Ziraat Bankası, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, Halkbank, İş Bankası, Vakıflar Bankası ile Yapı ve Kredi Bankası bulunuyor.