Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.
Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı’dan çarpıcı açıklamalar geldi. Financial Times Türkiye Zirvesi'nde "Büyüme için Yeni Fırsatlar" konulu panelde konuşan Aycı, Türkiye'nin her zaman beklentilerin ötesine geçtiğini söyledi.
İlker Aycı, "Doğrudan yabancı yatırımcı Türkiye'nin geleceğine yatırım yapıyor. Onlar kısa vadeli projeksiyon yapmaz. 20-30 yıllık düşünürler. Ne zaman onlarla konuşursam; yatırımlarını ertelemediklerini söylüyorlar. Çünkü Türkiye'nin geleceğine, potansiyeline ve istikrarına güveniyorlar" dedi. Yabancı yatırım tablosunda gelinen son noktayı değerlendiren ve Türkiye'nin bu yılın ilk iki ayında doğrudan yabancı yatırım tutarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28 arttığı bilgisini veren Aycı, ocak-şubat döneminde 2,4 milyar dolarlık doğrudan yatırımın ülkeye çekildiğini söyledi.
Türkiye'de şu anda enerji ve imalat sektörünün ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Aycı, bu iki sektörün önemini şu sözlerle ifade etti: "Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırımları incelendiğinde ilk üç sırada enerji ve imalat sektörünü görmezsek doğru yolda değiliz demektir." Türkiye'nin on yıl önce en zayıf halkasının bankacılık ve sigorta sektörü olduğunu da söyleyen Aycı, şu anda alınan tedbirler sayesinde bu sektörlerin en güçlü sektörler haline geldiğini sözlerine ekledi. İlker Aycı, Türkiye'de yatırım ve üretim yapan sanayicilerin ve hane halkının ülkede yüksek faizi desteklemeyeceğini, tüketicilerin ve sanayicilerin karar verici mekanizmalarda her zaman için düşük faiz isteyeceklerini savunuyor. Aynı zamanda ülkenin büyümesinde Anadolu'dan gelen şirketlerin büyük ve önemli katkılar yaptıklarını düşünüyor.
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ise Türkiye'nin önünde çok önemli hedefleri olduğunu belirterek, "Bunları Türkiye başaracak güçtedir. Bunun için Türkiye'nin aşağı yukarı her yıl yüzde 5 ve üzerinde büyümesi gerekmektedir. Burada zorluk nedir? Bunu biz nasıl sürdürülebilir yapabiliriz? Çünkü tasarruf ve cari açık problemlerimiz var. Ama rakamlara bakarsak her yıl yüzde 25 oranında yatırım yapmamız gerekecek" dedi. Ancak Binbaşgil’e göre söz konusu yatırımların yapılması için tasarruf oranlarının yukarı çekilmesi gerekiyor.
Yılın ilk dört ayında tüketici kredilerinin sadece yüzde 2'lik bir artış gösterdiğini ve kredi kartlarında aslında negatif büyümenin (yüzde -6,7) olduğunu ifade eden Binbaşgil, "Bu ülke için sağlıklı bir durum. Bu makro ihtiyati tedbirlerin etkili olduğunu gösteriyor. Bankacılık sistemi de makro ihtiyati tedbirleri destekliyor. Biz destekliyoruz. Hepimiz aynı gemideyiz. Sürdürülebilir büyüme açısından bunların önemli olduğunu düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı. Binbaşgil, bankacılık sistemiyle gurur duyulması gerektiğine işaret ederek, Türkiye'nin sağlam, likiditesi ve varlık kalitesi olan bir bankacılık sisteminin bulunduğunu dile getirdi.
Global krizde Türkiye'nin bankacılık sektöründeki sağlam yapısıyla bunun üstesinden gelebildiğini de sözlerine ekleyen Binbaşgil, şöyle konuştu: "Sermaye yeterlilik rasyomuz yüzde 15-15,5 civarında. Bankacılık sisteminde uzun vadede bunun olmasını isteriz. Türkiye'nin iddialı hedefleri var. Bunlara ulaşmak için de kuvvetli ve sağlam bankacılık sistemine ihtiyacımız var. Karlılıklarımızı da idame ettirmemiz gerekiyor."
Binbaşgil, Türkiye'de tasarruf oranlarının düşük olduğu görüşünde. Konuşmasında TCMB'nin ve BDDK'nın aldığı tedbirlerle tasarruf oranlarının artacağını da dile getirerek tüketim destekli büyüme yerine üretim destekli büyümenin olması gerektiğine değinerek, bugüne kadar tüketim tarafından gelen bir büyümenin yüzde 70 ağırlıkta olduğunu ve Türkiye'nin bunu yüzde 60 seviyesine çekmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'ye yüksek teknoloji ürün üretimi için doğrudan yabancı sermaye yatırımı gelmesi halinde ihracatın büyümeye katkısının daha da artacağını aktaran Binbaşgil, "Önümüzdeki on yıl boyunca her yıl altyapı yatırımlarımızı artırmamız gerekiyor" dedi. Bunun yanı sıra altyapı projelerinde 15 ila 20 milyar dolarlık kısmın yerel bankalar tarafından finanse edilmesi gerektiğini ifade ederek, eskiden bir hayal olan bu durumun alınan tedbirlerle artık mümkün olduğuna dikkati çekti. Global likiditedeki genişleme nedeniyle birçok gelişmekte olan ülkede faizlerin düştüğüne değinen Binbaşgil, faiz artışı durumunda bankaların bilançolarını bu duruma adapte etmeleri için yaklaşık 9-10 ayın gerektiğini belirtti.
Faiz oranlarının düşmesinin bankalar açısından iyi bir durum olduğunu düşünen Binbaşgil, "O yüzden bankalar son on yılda nispeten karlı olabildi. Faiz oranlarının tek haneli rakamlara düşmesi, bankacılık karlılığında pozitif bir trend sağladı" şeklinde konuştu.